
Burada, burada ve burada öğrendiklerimizi kısaca gözden geçirelim:
Negatiflerin sesi pozitiflerden her zaman daha güçlü çıkıyor.
Bireysel olarak “flourishing” düzeyine çıkabilmek için her bir negatif deneyime karşılık 3 pozitif deneyim yaşamamız gerekiyor. Bununla birlikte, pozitiflerin sayısı arttıkça ve 5:1’lere, 6:1’lere ulaştıkça daha optimal bir deneyim yaşamak mümkün oluyor.
İlişkilerde “flourishing” düzeyine çıkabilmek içinse çiftlerin her bir negatif deneyime karşılık 5 pozitif deneyim yaşamaları gerekiyor.
Tamam, bu noktaya kadar her şey çok güzel. Fakat çok büyük ihtimalle aklınızda beliren iki soru var şu anda:
- Neden “her bir negatif deneyime karşılık” kalıbını kullanıyoruz? Neden “her 6 deneyime karşılık sıfır negatif deneyim” hedefimiz değil?
- Eğer pozitifleri arttırmak bu kadar önemliyse, neden her bir negatif deneyime karşılık, örneğin, 100 pozitifi hedeflemiyoruz?
İlk sorudan başlayalım. Prof. Fredrickson, Positivity isimli kitabında “hiçbir sıkıntı yaşamadan geçecek bir hayatı” hedeflemenin gerçeklikten oldukça uzak olduğunu vurguluyor. Fredrickson aynı zamanda, kendi geliştirdiği ve geçerliği kanıtlanmış olan Pozitif Oran Ölçeği’ni bireysel pozitif/negatif deneyim oranımızı bulmak için 2-4 hafta boyunca her günün sonunda uygulamamızı öneriyor ve ekliyor: “Her ne kadar bir gün içinde kayda değer herhangi bir negatif deneyim yaşamamış olmak mümkün olsa da, kariyerim boyunca 4 hafta süresince hiçbir negatif deneyim yaşamamış hiç kimseyle karşılaşmadım.”.

Bu noktada negatif deneyimleri “kötü” olarak yaftalamaktan kaçınmakta da fayda var. Örneğin Dr. Gottman’ın evli çiftlerle gerçekleştirdiği 40 yılı aşkın çalışmaları bize şunu gösteriyor: “Kızgınlık duygusu ve çatışmalar doğru ele alındığı takdirde ilişkiler için yapıcı ve sağlıklıdır. Bununla birlikte, çatışmalara aşağılama, savunma ve yapıcı olmayan eleştiriler karıştığı takdirde ilişkiler yıkıma geçer.”. Dolayısıyla negatifleri ele alış biçimimiz, en nihayetinde onları pozitifler hanesine geçirmemizi sağlayabilir.
Özetlemek gerekirse, negatifleri hayatımızdan sonsuza dek uzaklaştırmaya çalışmak yerine uygulayabileceğimiz iki alternatif var:
- negatifleri sağlıklı bir biçimde ele almayı öğrenmek
- pozitiflerin sayısını mümkün olduğunca arttırmak.