
Uyarılmanın Yanlış Nedene Yüklenmesi (Misattribution of Arousal), psikoloji literatüründe farklı uyarıcıların bünyemizde benzer etkiler yaratabilmesi sebebiyle beynin, uyarılma sebebini zaman zaman yanlış bir kaynakla ilişkilendirmesi anlamında kullanılan bir terimdir.
Terimin ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilmek için, gelin Donald Dutton ve Arthur Aron tarafından 1974 yılında gerçekleştirilmiş ilginç bir çalışmaya göz atalım. Çalışmaya dahil edilen 18-35 yaş aralığındaki erkeklerin bir kısmı küçük bir derenin 3 metre yukarısında yer alan sağlam bir köprüden geçerken; diğerleri ise 137 metre uzunluğundaki, aşağıdaki keskin kayalıkların 70 metre yukarısında uzanan ahşap ve sallantılı bir köprünün üzerinden geçerken çekici bir genç kadın tarafından durduruluyor.

sağlam köprüye bir örnek (temsili).

ahşap, sallantılı köprüye bir örnek (temsili).
Çalışmada görevli olan kadın, güya doğal manzaraların yaratıcı dışavurum üzerine etkisi konulu bir psikoloji dersi projesi için köprüden geçmekte olanlara bir anket formu doldurmakla görevli olduğunu söylüyor. Anketi doldurttuktan sonra ise, “olur da bir şey sormak isterlerse diye” telefon numarasının yer aldığı bir kartviziti anketi dolduran tüm erkeklere veriyor.
Sonuçta ne oluyor dersiniz?
Alçak, güvenli köprüde anketi dolduran 16 erkekten yalnızca 2 tanesi anket sonrası görevli kadını ararken; ürkütücü köprüde anketi dolduran 18 erkekten 9’u görevli kadının telefon numarasını tuşlayıp “ara” butonuna basıyor ve özel bir buluşmaya davet ediyor. Sebebi araştırıldığında ise ürkütücü köprüden geçen erkeklerin, sağlam köprüden geçen erkeklere kıyasla görevli kadını daha çekici, sempatik ve seksi buldukları anlaşılıyor.
PEKİ BU FARKIN SEBEBİ NE?
Araştırmacılar, tehlikeli köprüden geçerken oluşan korku ve heyecan sonucu bünyede meydana gelen kalp atışının hızlanması, nefes alış verişlerinin sıklaşması, kan basıncının artması, midede kelebekler uçuşması gibi belirtilerin “cinsel uyarılma” (sexual arousal) belirtileriyle ortak olduğunu, bu nedenle karşı cinsle iletişimi gerektiren bir ortamda bu belirtileri hissetmiş olmanın katılımcıların beyinlerinde farkında olmadan “Bunları hissediyorsam karşımdaki kişiyi çekici buluyor olmalıyım” mesajını yarattığını düşünüyor.
Uyarılmanın Yanlış Nedene Yüklenmesi, bu çalışmanın psikoloji literatüründeki popülaritesi sebebiyle “Asma Köprü Etkisi” olarak da biliniyor.
Hatırlayalım, aşkın ilk evresinde de kortizol, norepinefrin ve dopaminin etkisiyle büyük bir heyecan yaşıyor, kalp atışlarımızda hızlanma, avuçlarda terleme, midede uçuşan kelebekler hissediyorduk. Asma Köprü Etkisi’ni çağrıştırdı mı size de bütün bunlar?
Yakından bakacak olursak aşkın ilk evresi, gerçekten de korku ve anksiyete ile (örneğin kalabalık bir toplantıda bir sunum gerçekleştirmeden hemen önce hissettiklerimiz gibi) benzer fiziksel semptomlar paylaşıyor.
Eğer bu gergin sunum sırasında size gülümseyen bir karşı cinsten çok etkilendiğinizi düşünüyorsanız, deneyimlerinizi biraz daha yakından incelemekte fayda var gibi, ne dersiniz?
Kaynak:
Dutton, D. G., & Aron, A. P. (1974). Some evidence for heightened sexual attraction under conditions of high anxiety. Journal of Personality and Social Psychology, 30(4), 510-517.
Sevde
Bende tam bu konuya çalışıyordum ama bölümümü ingilizce okuyorum o yüzden Türkçesine de bakayım derken aynı örnek ile karşılaştım ve daha da pekişti. Teşekkürler 🙂