
Hiç düşündünüz mü, sevdiğimiz birini ağlarken gördüğümüzde sarılmak neden ilk tepkilerimizden biridir? Veya çocuklar düşüp canları yandığında neden “öpeyim de geçsin” deriz? Yakın bir arkadaşımız bize hüzünlü bir anısını anlatırken neden istemsizce kolunu okşarız?
İşte bu soruların tamamının cevabı “oksitosin” hormonunda gizli. Hatırlayalım, oksitosin aşk, sevgi, bağlanma ve güven mekanizmalarında önemli rol oynayan ve fiziksel temas sonucu salgılanımı artan bir hormondu.
Yukarıdaki her üç örnekte de oksitosin artıyor, doğru. Fakat neden spesifik olarak bu davranışlara başvurmak istiyoruz fiziksel veya duygusal bir acı ile karşılaşma durumunda?
Çünkü oksitosinin yukarıda saydıklarımız haricinde çok önemli bir işlevi daha var: Oksitosin, doğal bir ağrı azaltıcı.
Bir önceki paylaşımda, romantik ilişkilerdeki ayrılığın yani temelde sevdiğimiz biri tarafından reddedilmenin beyinde hem fiziksel hem sosyal acı ile ilintili bölgeleri yoğun bir şekilde aktive ettiğini öğrenmiştik. Dolayısıyla bu duruma “ayrılık acısı” denilmesinin bir sebebi var: Gerçekten de bu süreçte canımız acıyor.
Oksitosin seviyesinin bünyede az olmasının ise acı/ağrı deneyimini arttırdığını işaret ediyor çalışmalar. Dolayısıyla “ayrılık acısı” yaşayan sevdiklerimize verebileceğimiz en güzel destek bol bol sarılmak, kırmak o yalnızlığın ve acının kemiklerini!
Unutmayın, ayrılık acısı gerçek bir acıdır. Aynı zamanda beyindeki ödül bölgeleriyle olan yakın ilişkisinden dolayı, her bağımlılıkta olduğu gibi “ödül nesnesine” ulaşılamadığında yoksunluk durumu yaşanır. Bunu bilmek ve sabırlı olmak ve bazı küçük tekniklere başvurarak bu süreci biraz daha rahatlatmak ise mümkün.
Ah sana bir sarılsam şimdi, kırılsa yalnızlığımın kemikleri.
-Özdemir Asaf
Kaynak:
Ye Tay, J., & Yamamoto, C. (2016). Oxytocin: A New Painkiller?. Journal Of Pain & Relief, s4. doi: 10.4172/2167-0846.s4-001