
Stanford Üniversitesi’nden araştırmacılar 891 kişinin katılımıyla, bireylerin romantik ayrılıkla başa çıkabilme becerileri ile kişisel inançları arasındaki bağlantıyı inceliyorlar. Sonuçlara göre, aşağıdaki üç önemli soruya verdiğimiz cevaplar ayrılıkla sağlıklı bir şekilde başa çıkabilmekle ayrılık sonrası derin bir psikolojik yara almak arasındaki çizgiyi belirliyor:
Bu neden oldu? Bu benim hatam mıydı?
Bu ayrılık benim hakkımda bana nasıl bir bilgi veriyor?
Bu ayrılık benim gelecekte gerçek aşkı bulabilme ihtimalim konusunda ne anlama geliyor?
Görünen o ki, sabit bakış açısına (fixed mindset) sahip olan bireyler, kişiliklerini değişmez ve çoğunlukla negatif bir bütün olarak yorumlama ve ayrılığın sonuçlarını “kendi toksik kişiliklerine atfetme” eğilimindeler. Ayrılığın sebebini çoğunlukla kendi öz/değişmez kişilikleri olarak gördükleri için de gelecekteki ilişkilerinde değiştirebilecekleri bir şeyler olduğuna inanmıyorlar. Bu inanç sistemi ise bireylerin kendilerini bir psikolojik yıkıma sürükleme riskini arttırıyor. En nihayetinde, bir şeyleri değiştirebileceğinize inanmıyorsanız çaba da göstermiyor ve ilerleyemiyorsunuz.
Gelişime açık bakış açısına (growth mindset) sahip bireyler ise tam tersi, kişiliklerini değişebilen/geliştirilebilen bir bütün olarak yorumlama eğilimindeler (ki günümüzde bilimsel çalışmalar da kişiliğin değişmez bir bütün olmadığı görüşünü doğruluyor). Aynı zamanda, ayrılığınsebepleri için sabit bakış açısına sahip bireylere kıyasla çok daha az yıkıcı senaryolar oluşturuyorlar. Bu durum, bireylerin ayrılık her ne kadar acı verici olsa da ayrılıksonrası “gelişme” fırsatını görmelerine ve gelecekteki ilişkilerinin daha iyi olacağına inanmalarına yardımcı oluyor. Böylece, ayrılık acısı sürecinden daha hızlı çıkmaları ve pozitif yönde ilerleme kaydetmeleri kolaylaşıyor.
Ayrılıkla Başa Çıkma Günlüğü Tutun:
Profesör Richard Wiseman, 59 Seconds adlı kitabında, travmatik bir durum (sevilen birinin ölümü, işten çıkarılma, romantik ayrılıklar gibi) yaşamış olan bireylerin günde 5-10 dakika ayırarak duygularını yazarak ifade ettikleri bir defterlerinin olmasının teröpatik (iyileştirici) bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor.
Ayrılık sonrası kendinizi acımasızca eleştirdiğinizi farkettiğinizde yine bu defterinizi açarak bu ilişkinin size ne öğrettiği hakkında yazabilirsiniz. Fakat bu noktada yazacaklarınız yapıcı ve uygulanabilir eleştiriler içermeli, kendinize yönelik ağır eleştirileri değil.
Örneğin: “Kendimi hiç ifade edemiyorum, beceriksizin tekiyim.” (sabit bakış açısı) yerine “İletişim becerilerimi güçlendirmek için çalışabilirim.” (gelişime açık bakış açısı) yorumu size çok daha fazla yardımcı olacaktır. Unutmayın, bu egzersiz sırasında amaç ayrıldığınız kişiye veya kendinize öfke kusmak değil, gelişime açık bakış açısı pratiği yapmak.

Kaynaklar:
Howe, L. C., & Dweck, C. S. (2016). Changes in Self-Definition Impede Recovery From Rejection. Personality and Social Psychology Bulletin, 42(1), 54–71.
Wiseman, R. (2010). 59 seconds: think a little, change a lot.