
Çoğunlukla yazı yazmak için bir sebebimiz olması gerekirmiş gibi hissediyoruz, değil mi? Ya bir essay yazma, ya yapılacaklar listesi çıkarma, ya da belki zihnimizde tomurcuklanan hoş bir şiiri/hikayeyi yazıya dökme amacıyla kıvrılmışızdır kanepeye ve kalemi kağıdı almışızdır elimize.
Peki en son ne zaman ulaşılması gereken bir hedef olmadan, yazılanların kulağa hoş gelip gelmemesine dikkat etmeksizin, gramer kuralları ve noktalama işaretlerini çok da umursamadan yalnızca zihninizden tüm hızıyla geçen düşüncelerinize kaleminizin mürekkebiyle can vermek için bir şeyler yazdınız diye sorsam?
İşte bugünün konusu, tam da bu. Yani sizinle paylaşmayı uzun zamandır istediğim “Morning Pages” (sabah sayfaları) egzersizi, ya da bir diğer adıyla “Bilinç Akışı Yazım Tekniği”.
MORNING PAGES EGZERSİZİ NASIL YAPILIR?
Bu egzersiz için yapmanız gereken, her sabah kalktığınızda tuvalete gidip elinizi yüzünüzü yıkadıktan (ve belki bir bardak su içtikten/çay-kahve demledikten) sonra başka hiçbir şey yapmadan önce (buna telefonunuzu kontrol etmek de dahil!) morning pages egzersizi için ayırdığınız defterinizi ve kaleminizi alıp toplam üç sayfa yazı yazmak. Defterin genelde a4 boyutunda olması tercih ediliyor ama siz dilediğiniz büyüklükte seçebilirsiniz elbette.
Ne mi yazacaksınız? Yalnızca ve yalnızca zihninizden anbean geçen düşünceleri. Hiçbir şekilde düzeltme yapmadan (silgi kullanmak da yok elbette), kelimeleri ve cümleleri değiştirmeye çalışmadan, kendinizi ve düşüncelerinizi yargılamadan. Yazınızın güzel gözüküp gözükmediğine, başkaları okursa sizin hakkınızda ne düşüneceklerine aldırmadan. Çünkü morning pages, yalnızca sizin için. Sizden başka kimse okumayacak. Rahat olun. Elinizi ve kaleminizi serbest bırakın. Bırakın zihninizden geçen düşünceleri somutlaştırmanıza yardımcı olsunlar.
Bu egzersiz, özellikle yaklaşık üç sene önce duygusal olarak oldukça yoğun ve zorlu bir dönemden geçerken bana çok yardımcı oldu. Sabah rutinimin değişmez bir parçasıydı erkenden kalkıp bir bardak bitki çayı eşliğinde bu egzersize yaklaşık bir saatimi ayırmak. Herkes bir saat ayırmalı demek istemiyorum, yanlış anlamayın. Ben yavaş yazanlardan olduğum için ve ara sıra parmaklarımı dinlendirmek ve güneş ışığının keyfini çıkarmak için gökyüzünü izleme molası verenlerden olduğum için bu süre benim için biraz daha uzun ortalamaya kıyasla 😊

Bırakın aksın düşünceleriniz, duygularınız önünüzdeki kağıda. Ama eğer yalnızca bir sayfa yazdıysanız ve sıkıldıysanız, bırakıp gitmek istiyorsanız, biraz o sıkılma hissiyle kalın orada ve “Sıkıldım. Çok sıkıldım. Bu nasıl bir egzersiz böyle.” yazın hatta dilerseniz.
Neden sıkıldığınız anda bırakabilirsiniz demiyorum? Çünkü birkaç morning pages defteri tamamlamış biri olarak kendi deneyimlerim ve morning pages egzersizini hayatlarının bir parçası haline getirmiş pek çok kişiden duyduklarım, okuduklarım bana belirgin bir patern gösterdi:
Çoğunlukla ilk bir-bir buçuk sayfada “havadan sudan” konularda yazma (örneğin, “Ne yazacağımı bilmiyorum. Aklıma bir şey gelmiyor. Hava bugün biraz daha sıcak gibi. Acaba bugün ne giysem?” vb. cümleler) hatta belki de egzersize o gün için yapılacaklar listesiymiş gibi muamele etme eğilimi gösteriyoruz. Ortalama olarak ikinci sayfadan itibaren kaygılarımız, korkularımız, problemlerimiz belirmeye başlıyor. Yine ortalama olarak ikinci sayfanın sonundan itibarense, kendi etki edebileceğimiz, değiştirebileceğimiz problemlerimize çözüm yolları şekillenmeye başlıyor zihnimizde. Aynı zamanda bu son sayfada gelecekle ilgili hayallerimiz, hedeflerimiz, başarmak istediklerimiz ve şükran duyduğumuz şeyler üzerine yazmak da oldukça yaygın.
Dolayısıyla bir sayfa yazıp bırakmanın, egzersizden yeterince verim alınamamasına sebep olabileceği düşünülüyor. Üç sayfanın sonunda kendisini bir nebze daha rahatlamış ve bir nebze daha mutlu hissetmeyen biriyle ise karşılaşmadım bugüne kadar.
Bununla birlikte, üç sayfadan uzun yazmanın da ruminasyona (problemler üzerine uzun uzun, çözmeye doğru bir adım atmaksızın düşünmek) sebep olabileceği düşünülüyor. O nedenle her şeyi kararında bırakmak en güzeli 🤗

Kaynak:
Julia Cameron – The Artist’s Way
merve
merhaba ben yazmayı çok seven ve kendisiyle yüzleşme cesareti bulup yazan insanlara da hayranlık duyan aralık etkinliği vasıtasıyla sizi tanıma fırsatı bulan bir katılımcıyım. şimdiden başarılar dilerim güzel bir ay olması dileğiyle normalde de birçok farklı şekilde içimden geçenleri yazmaya çalıştığım için etkinliğin çok ilgimi çekti. özenle takip ediyor olacağım sevgiler 🙂
Nur
Ben de duygusal olarak yoğun olduğum ve farklı hissettiğim dönemimde karşılaştım hem seninle hem de Morning pages ile sevgili Ece! İlk 3 sayfamdan sonra diyebiliyorum ki şimdiden çok rahat ve hafiflemiş hissediyorum. Bizlere bu hediyeyi veriğin için teşekkürler 🙂
SEHER KURT
Merhabalar alıp elime defteri yazmayı yazdıkça içindekilerin satırlarla kavuşup o defterin bana yoldaş olduğu zamanlar çok oldu. Şimdi sizinle bu yolculuğa çıkıyorum keyifli olacağından şüphem yok. İyi ki yollarımız kesişti.
Sevgiler.
Nesim Serkan Güner
Deniyorum…. öyle ki olabilme ihtimali çok güzel.