
Bir önceki yazıda dikkat üzerine bolca konuşmuşken, işin bilimsel tarafını da ele almadan geçmek olmaz diye düşünerek seçtim bugünün konusunu: Top-Down Attention (Yukarıdan Aşağıya Dikkat) ve Bottom-Up Attention (Aşağıdan Yukarıya Dikkat).
Gelin önce beynimizin bu iki dikkat sistemini tanıyalım, ardından kısa bir örnek hikaye üzerinden çözümleme yapalım 😉
AŞAĞIDAN YUKARIYA DİKKAT:
Ortamdaki en dikkat çekici uyarana çevirir dikkati. Ani sesler, hareketli nesneler gibi. Burada dikkat otomatik ve bir anlamda pasif, uyaran nereye çekerse oraya gidiyor. Bu dikkat sistemi dile gelip konuşsa, favori cümlesi şu olurdu muhtemelen: “Şu an bu ortamda beni bir magnet gibi kendisine çekecek en aşikar uyaran ne?”. Aşağıdan yukarıya dikkatin; evrimsel süreçte bir yılanın tıslaması veya birden yükselen ağır bir koku gibi yaşamımızı tehlikeye atan uyaranlarla karşılaştığımızda anında fark edip ortamdan uzaklaşabilmemizi sağlamak için evrildiği düşünülüyor. Her ne kadar çevremizde olup bitenlerle bağlantımızı koparmamamızı sağlasa da, modern dünyada yaşayan bizler için çok önemli bir dezavantajı da beraberinde getiriyor aşağıdan yukarıya dikkat: Dikkat çekici uyaranlar her yerde! Örneğin siz belki kitabınıza odaklanmak istiyorsunuz ama telefonunuzdan gelen bir bing sesi hemen dikkatinizi çekiveriyor kendisine. Ya da belki yemeğinizin tadını çıkarmak istiyorsunuz ama açık kalan TV’den gelen bir magazin haberi yemeğinizin tadını alamadan yutuvermenize sebep oluyor. Hay allah!
YUKARIDAN AŞAĞIYA DİKKAT:
Bu dikkat sistemi ise tam tersi, dile gelip konuşsa şunu sormakla başlardı işe: “Şu an bu ortamda sen neye konsantre olmak istiyorsun? Neleri dikkat dışı bırakmak istiyorsun?”. Haliyle aşağıdan yukarıya dikkatin aksine, burada bilinçli, aktif ve hedef odaklı bir dikkat sistemi söz konusu. Bu dikkat sistemi sayesinde bilgisayarımın başına oturup bu yazıyı yazabiliyorum örneğin. Dikkatimi belli bir işe, görevin türüne göre kısa veya uzun bir süre boyunca verebilmemi sağlayan yukarıdan aşağıya dikkat sistemim sayesinde.
Muhtemelen daha önce denk gelmişsinizdir, biri size “Odadaki mavi nesneleri say” demiştir, siz de odayı güzelce gözlerinizle taramış, mavi nesneleri tek tek bulmuş ve saymışsınızdır. “Peki odada kaç kırmızı nesne vardı?” diye sormuştur hemen ardından ve siz de “Ama nasıl ya, bana mavi nesneleri say demiştin. Ne bileyim ben kaç kırmızı nesne olduğunu şimdi?” diye isyan etmişsinizdir. İşte dikkatinizi hedefiniz olan mavi nesnelere yöneltip kırmızıları dikkat dışı bırakmayı sağlayan sisteminiz yine, evet bildiniz, yukarıdan aşağıya dikkat 😉
HAYDİ HİKAYE ÇÖZÜMLEYELİM:
Diyelim ki Ali İzmir Kordon Boyu’na doğru bir yürüyüşe çıktı. Yolda ilerlerken kafelerden gelen müziklere takıldı önce kulağı, ardından karşıdan karşıya geçerken ani bir korna sesi irkilmesine sebep oldu ve bekledi arabanın geçmesini. Çimenlik alana ulaştığında gölge bir köşe aradı gözleri, buldu da. Tam bulduğu köşeye kurulurken, çağla satan amcanın yüksek perdeden sesini işitti. “Biraz alsam ya” diye düşünüp seslendi amcaya. Amca yüksek perdeden ilerlemeye devam ederken Kordon’da ve Ali çağlasını tuzlayıp atarken ağzına, hiçbir şey duymaz oldu kulakları. Ne lezzetli şeydi şu çağla!
Bu minicik hikayede, Ali’nin yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya dikkat arasında gidip gelmelerini okudunuz. Hikayeden bulduğunuz, bu iki dikkat türünü temsil eden örnekleri yorumlarda paylaşırsanız üzerine konuşma fırsatımız olur 😊