MOZART DİNLEYEREK ÖĞRENDİKLERİMİZİ DAHA İYİ HATIRLAMAK MÜMKÜN MÜ?

Son iki aydır ilk bölümü 2008’de yayınlanmış, 5 sezonluk ilginç bir dizi olan Fringe’i izliyoruz Kim’le beraber. Dizi boyunca zaman zaman “çılgın” bir bilim insanı olan Walter Bishop’ın tam anlamıyla hatırlayamadığı bilgilere ulaşabilmek adına, ilgili bilgileri edindiği dönemde sıklıkla dinlediği müzikleri yeniden dinleyip, aynı dönemlerde sıkça yediği yemekleri yeniden yediğine ve hatta laboratuvarını ilgili dönemin tarzını yaratabilmek adına yeniden dekore ettiğine tanık oluyoruz.
Asistanı Astrid de “Walter o dönemlerde laboratuvarında sıkça dinlediği Mozart’ı yeniden dinleyerek X bilgisine yeniden ulaşabileceğine inanıyor.” gibi cümlelerle açıklıyor bu durumu, biraz şüpheci. Kim dün akşam diziyi durdurup “Gerçekten de var mı böyle bir şey?” diye sorunca, bu güzel bir paylaşım konusu olabilir diyerek bilişsel psikolojinin ve öğrenme biliminin derin, uçsuz bucaksız sularına şöyle bir ayaklarımızı daldırmanın eğlenceli olabileceğini düşündüm bugün. Haydi başlayalım 😊
Çevresel ipuçlarının hatırlama üzerindeki etkilerini ölçen, bilişsel psikoloji literatüründe en bilindik çalışmalardan biri 1975 yılında İskoçya’da scuba dalgıçlarıyla gerçekleştiriliyor. 16 dalgıç iki gruba ayrılıyor ve ilk gruptan her biri 36 kelimeden oluşan beş adet kelime listesini kumsalda, ikinci gruptansa suyun 6 metre altında ezberlemeye çalışmaları isteniyor.
Bir günlük bir molanın ardından, ilk grubun yarısından ezberlemeye çalıştıkları bu listelerden mümkün olduğunca çok kelimeyi kumsalda, ikinci yarısındansa suyun 6 metre altında hatırlayıp söylemeleri isteniyor. Aynı işlem, kelimeleri suyun altında öğrenenen grup için de gerçekleştiriliyor. Sonuçlar gösteriyor ki, kelimeleri kumsalda öğrenmiş olan dalgıçlar kumsalda test edildiklerinde, kelimeleri suyun 6 metre altında öğrenmiş dalgıçlarsa suyun 6 metre altında test edildiklerinde daha çok kelime hatırlayabiliyorlar (yaklaşık %30 oranında bir artış söz konusu performansta).
“Hatırlama performansı, orijinal öğrenme deneyiminin gerçekleştiği ortam yeniden kurulduğunda anlamlı olarak artar.” şeklinde not düşüyor araştırmacılar.
Bir başka ilginç çalışmada ise, 54 katılımcıdan 40 kelimeden oluşan bir kelime listesini ezberlemeleri isteniyor. Katılımcıların bilmediği şey ise, öğrenme deneyiminin gerçekleşeceği ofise girdiklerinde arka planda çalan şarkının ilk 18 katılımcı için jazz, sonraki 18 katılımcı için klasik müzik (daha spesifik olmak gerekirse, Mozart) olduğu gerçeği. Geri kalan 18 mi? Onlar da tamamen sessiz bir ortamda ezberlemeye çalışıyor kendilerine verilen listeyi. Ardından her koşuldaki katılımcılar, üçer gruba ayrılarak her üç ortamda da test ediliyorlar ezberlemeye çalıştıkları kelimeler üzerinden.
Şimdi başlıktaki soruya geri dönelim: Mozart dinleyerek daha iyi hatırlamak mümkün mü? Cevap veriyorum: Evet, mümkün. Fakat yalnızca orijinal öğrenme aşamasında Mozart dinlediyseniz 🤓
Sonuçlar gösteriyor ki, kelimeleri öğrenirken arka planda belki de farkına dahi varmadan Mozart dinlemiş olan katılımcılar, arka planda yeniden Mozart çalınan bir ortamda test edildiklerinde, jazz müzik çalınan veya sessiz bir ortamda test edildikleri koşullara kıyasla ortalama 2 kat daha fazla kelime hatırlayabiliyor.
Aynı çalışmanın oldukça ilginç bir başka sonucu daha var: Orijinal öğrenme ve test edilme ortamları aynı olan üç grup içerisinde, en kötü performansı sessiz ortamda çalışıp yine sessiz bir ortamda test edilen öğrenciler gösteriyor. Bi’ dakika, nasıl yani? Bize hep sessiz ortamlarda çalışmamız gerektiği söylenmedi mi bugüne dek? 🤨
Tüm bu bilgiler ışığında üç muhtemel soru var sorabileceğimiz:
1. Sessizlik, konu öğrenme ve hatırlamaya geldiğinde, destekten çok köstek oluyor olabilir mi? Neden böyle bir etki çıkmış olabilir ortaya?
2. Orijinal öğrenme deneyiminin yaşandığı ortamı test edilme zamanı gelip çattığında birebir yaratmak mümkün mü bir kere?
3. Peki ya tek bir mekanda takılıp tüm öğrenme deneyimlerimizi yalnızca orada mı gerçekleştirmeliyiz?
Tüm bu soruların cevapları bir sonraki paylaşıma kalsın. Fakat her zamanki gibi teorilerinizi, yorumlarınızı duymayı çok isterim. Saçma olur demeyin, bir konu üzerine kafa yormak, yorum yapmak en güzel öğrenme yöntemlerinden biri 😉
Kaynak:
Godden, D., & Baddeley, A. (1975). Context-Dependent Memory In Two Natural Environments: On Land And Underwater. British Journal Of Psychology, 66(3), 325-331. doi: 10.1111/j.2044-8295.1975.tb01468.x
Smith, S. (1985). Background Music and Context-Dependent Memory. The American Journal Of Psychology, 98(4), 591. doi: 10.2307/1422512