• TANIŞALIM
  • BLOG
    • SİNİRBİLİM
    • PSİKOLOJİ
      • ALIŞKANLIKLAR
      • POZİTİF PSİKOLOJİ
      • BİLİŞSEL YANLILIKLAR
      • ÖĞRENME
      • VERİMLİLİK
      • İLİŞKİLER
    • KÜLTÜR
    • HİKAYELER
  • YOUTUBE
  • Ece A. Ala

  • MAĞAZA
  • SSS
  • İLETİŞİM
0

Ece A. Ala

Öğrenme, Psikoloji, Verimlilik
/
4 Ağustos 2019

DAHA İYİ HATIRLAMAK İÇİN ÇEVRESEL İPUÇLARINI KULLAN

Bir önceki paylaşımın sonunda yönelttiğim sorulardan devam edelim bugün haydi 😊

1.ORİJİNAL ÖĞRENME ORTAMINI, TEST EDİLME ZAMANI GELDİĞİNDE YENİDEN YARATMAK VE BÖYLECE MAKSİMUM HATIRLAMA PERFORMANSINA ULAŞMAK MÜMKÜN MÜ?

Mümkün olmasına mümkün, fakat düşününce pek de gerçekçi gelmiyor kulağa bu çözüm, değil mi? Öyle ya, çalışma odamızdaki emektar masamızı sırtlayıp üniversite amfimize taşıyamaz, odamızda yaktığımız vanilya kokulu mumları sınav esnasında sırt çantamızdan çıkarıp sınav kağıdımızın yanı başına yerleştiremez, taşınabilir hoparlörümüzden sınavın orta yerinde Stavroz çalamayız sırf biz beyin bölgelerini ezberlerken o arka planda Spotify’da açık kalmıştı diye. Yani umarım yapmayız 😉

2. SESSİZLİK, KONU ÖĞRENDİKLERİMİZİ HATIRLAMAYA GELDİĞİNDE DESTEKTEN ÇOK KÖSTEK OLUYOR OLABİLİR Mİ?

Temelde hayır. Çünkü durum böyle olsaydı, örneğin orijinal öğrenme aşamasında Mozart dinleyen katılımcıların, sessiz ortamda test edildikleri koşulda daha kötü bir performans göstermiş olmaları gerekirdi jazz müzikle test edildikleri koşula kıyasla (Smith, 1985). Fakat böyle bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla Smith sessiz ortamda çalışıp sessiz ortamda test edilen katılımcıların (Mozart-Mozart ve jazz-jazz koşullarına kıyasla) en kötü hatırlama performansını sergilemelerini, sessiz ortamdaki “ipucu eksikliği” ile açıklıyor.

Ne demek istiyor?

Bir bilgiyi öğrenirken ne kadar farklı ipucuna bağlarsak, hatırlamamız o kadar kolaylaşır.

Sessiz ortamlarsa, ses ipucunun eksikliğinden muzdarip oldukları için hatırlama performansını düşürmüş olabilir diyor Smith.

Her ne kadar, ilerleyen yıllarda yapılan çalışmalardan bir kısmı sessiz ortamlarda çalışmanın hafif müzik eşliğinde çalışmaktan daha iyi olabileceğini işaret etse ve bu konuda bilim dünyasında da kafalar biraz karışık olsa da, Smith’in açıklamalarından kapabileceğimiz önemli bir şeyler var.

Okumaya devam 😊

3. ÇALIŞMALARIMIZI TEK BİR MEKANDA MI GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ MAKSİMUM HATIRLAMA PERFORMANSI İÇİN?

Şimdi bu soru, bana kalırsa en can alıcı soru. Cevabını ise Benedict Carey’nin “How We Learn” isimli kitabından okuyup etkilendiğim bir hikayeyi paylaşarak vermek istiyorum.

Solomon Shereshevsky, kendisiyle 30 yılı aşkın bir süre boyunca çalışan nöropsikolog Prof. Luria’nın deyimiyle ” ucu bucağı olmayan bir hafızaya sahip” bir gazeteci. Öyle ki, hiçbir toplantıya not almak için kalem-kağıt getirmeye gerek duymuyor, şiirleri, rastgele kelimeleri ve hatta hiç bilmediği yabancı dillerdeki yazıları ezberleyip aylar sonra test edildiğinde dahi hatasızca seslendirebiliyor. Shereshevsky’nin hatırlama becerisini özel kılan ne peki? Cevap oldukça ilginç: Shereshevsky aslında bir sinestezik 🧠. Bu demek oluyor ki, Shereshevsky’nin beyninde bir duyu organından gelen sinyaller, otomatik olarak bir başka duyu organının işlenmesinden sorumlu beyin bölgelerine gidiyor. Haliyle duyular birbirine karışıyor. Seslerin renkleri veya şekilleri, rakamların tatları, harflerin kokuları olabiliyor örneğin. Kısaca “algıda duyu cümbüşü” de diyebiliriz.

Bu özel durum, Shereshevksy’nin hem okuduğu metinleri hem de içinde bulunduğu mekandan kaptığı bilgileri, otomatik olarak çeşitli duyusal ipuçlarıyla (işitsel, dokunsal, tatsal, görsel, kokusal) eşleştirebilmesine yardımcı oluyor. Böylece aylar sonra dahi, önce bilgiyi öğrendiği mekanı birebir zihninde canlandırabiliyor, ardından öğrendiklerini teker teker ve eksiksiz hatırlayabiliyor. Yani mesele, bilgilere bağladığımız ipuçlarını arttırmakta.

“E ama, ben sinestezik değilsem (nüfusun ortalama %98’i gibi), öğrenme ve hatırlama performansımı nasıl yükseltebilirim?” dediğini duyar gibiyim.
Cevap oldukça basit:

Çalışma rutinlerini çeşitlendirerek!

Diyelim İngilizce öğrenmeye çalışıyorsun. Defterini kapıp bir parkta çalışmaya ne dersin bugün? İmkanın varsa ertesi gün bir deniz kenarında alabilirsin soluğu, okumaktan keyif aldığın İngilizce bir kitapla birlikte. Bir sonraki gün, sürekli çalışmak için gittiğin o kafe yerine bir başka kafeyi deneyebilirsin örneğin. Bir gün sessiz bir odada, bir başka gün hafif klasik müzik eşliğinde, hatta belki sesin dozunu kaçırmadan Armin van Buuren dinleyerek çalışabilirsin. Bir gün tütsü yakabilir, bir başka gün orkidelerle donatabilirsin masanı. En nihayetinde, bir sinestezik olmasan da her bir bilgiye bağladığın ipuçlarını arttırmak, birazcık yaratıcılıkla oldukça mümkün 🤗

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR...

ŞÜKRAN LİSTESİ

15 Şubat 2019

#COVID-19 : UZMANLARIN “YÜZÜNÜZE DOKUNMAYIN” TAVSİYESİ ÜZERİNE

13 Mart 2020

UÇAK ANALOJİSİ: MİNİK DEĞİŞİMLERİN GÜCÜ

13 Eylül 2019

“OYUNUM OLMADAN”

19 Mart 2020

YORUMLARINIZI DUYMAYI ÇOK İSTERİM! Cevabı iptal et

ÖNCEKİ YAZI
MOZART DİNLEYEREK ÖĞRENDİKLERİMİZİ DAHA İYİ HATIRLAMAK MÜMKÜN MÜ?
SONRAKİ YAZI
ETİKETLER x “ECE”

INSTAGRAM

…

Copyright © 2023Site Powered by Pix & Hue.