
Ara sıra ilgimi çekebileceğini düşünüp indirdiğim fakat başlamaya fırsat bulamadığım e-kitaplardan birini açtım dün gece sabah 4’te kanepeye kıvrılıp, uykum artık kovaladıkça kaçan bir ateşböceği kıvamındayken: “How to Train a Wild Elephant”, yazarıysa bir Zen ustası, doktor ve farkındalıkla yeme eğitmeni olan Jan Chozen Bays.
Bu eğlenceli kitapta, günlük hayatımıza dahil edebileceğimiz farkındalık pratiklerini yalın bir dille, 53 bölümde anlatıyor Bays. Her bölüm ayrı bir pratikten oluşuyor. Her pratiği bir hafta boyunca hayatımıza dahil etsek bir sene sonunda “çok daha farkında” biri olup çıkmamız işten bile değil! 😜
Benim kitapta şimdilik en sevdiğim bölümlerden biri “Yukarı Bak!” oldu. Bays diyor ki,
“Gözlerimizin doğal görüş açısının bir sonucu olarak günlük hayatımızda çok büyük oranda yalnızca ileriye ve önümüze bakıyoruz. Yukarıya ise yalnızca olağandışı bir durum olduğunda çeviriyoruz gözlerimizi (örneğin,üzerimizden gürültücü bir uçak geçerken belki)”.
Yukarı Bak! pratiğinin amacıysa bu kez farkında olarak, özgür irademizle yukarı bakmak. Böylece daha önce bakmadığımız, belki de bakıp da göremediğimiz şeylerin ayırdına varmak. İncelemek onları 1-2 dakikalığına.
Işığın tavandaki titreşimi, binaların dekoratif oymaları, çatıları, rüzgarla birlikte savrulduklarında birbirlerine sarılıyorlarmış izlenimi veren ağaç tepeleri, bir şeylere benzetebileceğimiz bulutlar, muhteşem çiçekler yetiştirilen balkonlar, pencereden kuşları besleyen apartman sakinleri. Görebileceğimiz öyle çok şey var ki! “Yukarıya bakmak, görüş alanımızı genişletir ve hayatımıza dahil edebileceğimiz güzelliklerin sayısını da arttırır. Böylece “ben, benim dünyam, benim kaygılarım” isimli küçük kutumuzdan şöyle bir başımızı çıkarıp, alışık olduğumuzdan başka bir şeyleri görme ve rahatlama imkanımız olur.”, diyerek tamamlıyor bu bölümü Bays.
Sizi bilmem ama ben bu bakış açısına vuruldum. Her gün girdiğim okulumun kapısından yukarısını hiç hayal edemediğimi fark ettim örneğin 🤔 Belli ki bakmamışım, baksam da görmemişim. Hafızamda yer etmemiş. Kapıyı sorsanız çok güzel tarif ederim ama 😁
Sabah güneş doğarken bahçeye çıkıp şöyle bir yürüdüm bu düşünceler eşliğinde. Her gün geçtiğim, ağaçlarla kaplı ufak bir kestirme yolumuz var otobüs durağına giden. Her gün koşar adımlarla geçtiğim bu yolu bu kez sakin sakin adımladım, bakışlarımı yukarı çevirip. Neyi fark ettim dersiniz? Aman ağaç köklerine takılıp düşmeyeyim derken galiba bir kez olsun gözlerimi yerden ayırmamışım bu yolda. “Vay,” dedim bu sabah yavaş yavaş adımlarken yolda, “Ağaçlar amma uzunmuş.” 🙄
Bu fikirden ilham alarak #biyukarıbak ‘ı tanıştırayım istedim sizlerle. Tek amacı günde 1-2 dakika gözleri yukarı çevirip, oralarda yakaladığı güzel manzaraları paylaşma olan çiçeği burnunda bir hashtag kendisi. Ne dersiniz, dünyanın farklı yerlerinden “yukarıda neler oluyor?” sorusuna cevap aradığımız, yakaladığımız güzellikleri paylaştığımız bir hashtagimiz olsa fena mı olur? Bana kalırsa amatör bir sergi bile çıkabilir buradan 🤪 Siz de katılmak isterseniz, beni etiketlemeyi ve #biyukarıbak hashtagini kullanamyı unutmayın. Hepimiz için dönüp dönüp bakmalık 🌿