
2010 yılında Stanford Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve sabit bakış açısı-gelişime açık bakış açısı üzerine yaptığı çığır açan çalışmalarıyla ünlü akademisyen Carol Dweck’in de yazarları arasında yer aldığı çok güzel bir çalışmadan ve temel sonuçlarından bahsedeceğim bugün size.
Araştırmacıların cevap aradığı soru, “Zor görevlerin enerji verici verici olacağı ve iradenin tükenmeyen bir şey olduğu inancı, bireyleri ego tükenmesinden koruyabilir mi? Daha da iyisi, bu inanç irade gücünün sürekliliğini sağlayabilir mi?” Çalışmanın ilk aşamasında, kullanılan anketler yoluyla katılımcıların yarısını çaktırmadan irade gücünün tükenebilir bir şey olduğuna ve zor görevler sonrasında bir sonraki zor görevde kullanmak üzere daha az enerjileri kalacağına inandırıyorlar. Diğer yarısı da irade gücünün tükenmeyen bir şey olduğuna ve karşılaşılan zor görevlerin, bir sonraki zor görevde kullanmak üzere daha çok enerji vereceğine inandırılıyor. Ardından literatürde etkinliği kanıtlanmış iki farklı irade gücü testine giriyor herkes.
İrade gücünün tükenmeyen bir şey olduğuna inandırılan katılımcılar ikinci testte çok daha iyi performans gösteriyor, irade gücünün tükenen bir şey olduğuna inandırılan katılımcıların aksine.
İşte bu çok ilginç!
Araştırmacıların merakı biraz daha artıyor ve bir çalışma daha ekliyorlar bunun üzerine.
Bu kez merak ettikleri şey, irade gücünün tükenmeyen bir şey olduğuna inandırılan katılımcıların, ikinci zor görevle karşılaştıklarında yüksek performans göstermek için diğer katılımcılardan daha çok enerji harcayıp harcamadığı ve üçüncü bir zor görevde bu kez diğer gruptakilerden daha çok ego tükenmesi yaşayıp yaşamayacakları. Bir de, bütün bunlardan sonra her iki grubun da ne kadar “yorulmuş” hissedeceği.
Bu sorunun cevabını bulabilmek için bu kez farklı bir katılımcı grubuyla aynı prosedürü takip edip, önceki iki görevin arkasına üçüncü bir zor görev daha ekliyorlar (Her birini çözebilmeleri için yalnızca 20 saniye verilen 8 adet zor seviyede IQ problemi). Sonuçlar nasıl dersiniz?
Hayır, irade gücünün tükenmeyen bir şey olduğuna inandırılan katılımcılar üçüncü zor görev için ayırabilecekleri enerji rezervinden çalmamışlar gibi gözüküyor. Performansları yine irade gücünün tükenen bir şey olduğuna inanlardan daha yüksek.
Fakat yorgunluk meselesine gelirsek, her ne kadar gruplardan biri zor görevlerin “enerji verici olduğuna” inandırılmaya çalışılsa da, her iki grup da subjektif değerlendirmeleri sonucunda eşit oranda yorulmuş gözüküyor. Tek fark, irade gücünün tükenmeyen bir şey olduğuna inananlar, yorulsalar dahi irade gücünün tükenebilir bir şey olduğuna inanlara kıyasla tutarlı olarak daha yüksek performans sergiliyor.
Dolayısıyla elbette “Her şey kafada bitiyor. İnanmak başarmanın yarısıdır.” gibi cümleler kurmayacağım burada 😄
Fakat bu çalışmayla birlikte, zorlayıcı durumlara ve yapabileceklerimize yönelik inançlarımızın da hatırı sayılır bir etkisi olduğunu görüyoruz irade gücü üzerinde 🌸
Kaynak:
Job, V., Dweck, C., & Walton, G. (2010). Ego Depletion—Is It All in Your Head?. Psychological Science, 21(11), 1686-1693. doi: 10.1177/0956797610384745