ÖLÜ İNSAN HEDEFLERİ x YAŞAYAN İNSAN HEDEFLERİ

“Ben artık bir müddet, isteğim haricinde maruz kaldığım fotoğrafları görmek istemiyorum. Gün içinde sürekli Twitter’ı, ekşisözlük’ü kontrol etmek istemiyorum. Ne kadar duyarlı olup olmadığımı sosyal medya paylaşımlarımla ölçen mesajları okuyup cevaplamak ve yine de anlaşılamamak istemiyorum. İnternette her kafadan çıkan her sese kulak vermek istemiyorum. Kendimi psikolojik olarak iyi/güçlü hissetmediğim, işlevselliğiminse giderek azaldığını fark ettiğim bir süreç bu. Kendi ihtiyaçlarıma sahip çıkmak durumundayım.” diyerek yaklaşık 10 günlük bir ara vermiştim sosyal medyada içerik üretmeye ve tüketmeye.
Okuduğunuz cümleler bu dönem özelinde kurulmuş olsa da, şu 26 yıllık ömrümde benzer bir tona sahip yüzlerce, binlerce cümle kurdum. Biliyorum.
“Geceleri geç yatmak istemiyorum.”
“Sosyal medyada bu kadar çok zaman geçirmek istemiyorum.”
“Tırnaklarımı yemeyi bırakmak istiyorum.”
“Ben artık bu ilişkiyi sürdürmek istemiyorum.”
“Sevdiğim insanlara ani çıkışlar yaparak onları kırmayı bırakmak istiyorum.”
“Her sabah uyandığımda ilk iş telefonuma uzanmayı bırakmak istiyorum.”
…
1. ÖLÜ İNSAN HEDEFLERİ
Tanıdık geldi mi bu cümleler size de?
Cümlelerin hepsinde ortak bir patern fark edebildiniz mi peki? “…. -mek/-mak istemiyorum” veya “….’yı bırakmak istiyorum” kalıplarından bahsediyorum, evet.
Yani bu cümleler dudaklarımdan dökülürken odağım, tamamen NEYİ İSTEMEDİĞİM 🙅🏽♀️ üzerinde. NEYİ İSTEDİĞİMSE biraz muğlak gibi gözüküyor. İşte Russ Harris, Kabul ve Kararlılık Terapisi üzerine kaleme aldığı ve benim de severek okuduğum ACT Made Simple isimli kitabında, bu kalıpların kullanıldığı cümlelere Ölü İnsan Hedefleri (Dead Person’s Goals) ☠️ adının verildiğini anlatıyor.
Bi’ dakika. Ne dedin, ne dedin Ece? ÖLÜ… İNSAN HEDEFLERİ mi? 😨
Nasıl yani, neden böyle tuhaf bir isim seçilmiş? 🤔
Gelin birlikte düşünelim.
Tırnaklarını yememeyi en iyi kim yapar sizce? Ölü biri.
Sosyal medyada en az zamanı kim geçirir? Ölü biri.
Kim geceleri geç yatmamakta bir dünya markasıdır? Ölü biri.
Ölü biri, sevdiklerine ani çıkışlar yaparak kıramaz da onları.
Onun ne uyanabileceği sabahları vardır, ne uzanabileceği bir telefonu. Tam da bu yüzden sabahları ilk iş telefona uzanmamayı en iyi o yapar. Öyle ki, bir kez bile başarısız olmaz bu konuda 🌝
Fark ettiğiniz gibi, ölü insan hedefleri, ölü birinin yaşayan birinden daha iyi gerçekleştirebileceği, “yapmama” hali üzerine kurulu hedefler demek.
E ama ben hayattayım. Bak, nefes alıyorum. Parmaklarım klavyemin tuşlarına dokunuyor. Tuşlar arasında birikmiş tozları ve kurabiye kırıntılarını fark ediyorum. Kurabiyemden bir ısırık daha alıyorum keyifle. Dilim, şekeri, unu ve tereyağını ayrıştırırken aklıma annemin kurabiyeleri geliyor. “Benimkiler öyle yumuş, öyle ağızda dağılan cinsten değil. Annemin kurabiyelerini mi özledim, yoksa annemi mi?” diye düşünüveriyorum. Yaşıyorum işte anlayacağınız. Acıyla, kahkahayla, endişeyle, sevgiyle, geceleri karanlıkta tek başıma kulaklıklarımı takıp ettiğim danslarla, kalp ağrılarıyla ve heyecanla yaşıyorum.
Çoğunlukla da yaşadığım bu hayatı iyileştirme, kendimi adım adım ileri taşıma, geliştirme arzusu taşıyorum. Ölü insan hedeflerimse ne yazık ki bana bu konuda tam kapsamlı bir yol haritası çizemiyor. Hangi yollardan gitmeyeceğimi biliyorum da, yaşayan bir insan olarak gelişmek, ilerlemek ve koşullarımı iyileştirebilmek için hangi yolu takip edeceğim konusunda çok net değilim 🤷🏽♀️
2. YAŞAYAN İNSAN HEDEFLERİ
İşte Russ Harris, Kabul ve Kararlık Terapisi’nde Ölü İnsan Hedefleri’ni Yaşayan İnsan Hedefleri‘ne çevirmeyi, yani yapmamaya değil de, YAPMAYA, AKSİYON ALMAYA odaklanan hedefler koymayı amaçladığımızı anlatıyor. Bunun için de “Diyelim ki bu şeyi yapmayı bıraktın gerçekten. Şimdi neyi daha farklı yapmaya başlayacaksın istediğin/hayalini kurduğun yaşama yaklaşabilmek için?” gibi birkaç pratik soru paylaşıyor kitapta.
Benzer bir soruyu ben de sosyal medyadan uzak kaldığım ilk gün kendime sordum: “Yapmak istemediklerini tek tek anlattın Ece. Tamam, bak işte yapmayı bıraktın da hepsini. Neye hayır diyeceğinin bilincinde olmak, çok güzel bir başlangıç noktası. Peki elindeki bu boşlukla NE YAPMAK istiyorsun? Şimdi bunun muhasebesini yapma, yol haritanı çizme vakti.” 😌
Ardından Askild’in yanına kıvrılıp bir kısa dönemli, Yaşayan İnsan Hedefleri listesi hazırladım kendime. Bu liste şu tarz maddeler içerdi: temizlik yapıp birikmiş çamaşırları yıkamak/katlamak, Askild’le bol bol oyun oynamak, yeni yıkanmış nevresimin kokusu ve yumuşaklığıyla uykuya dalmak, bir tütsü yakıp dumanını izlerken en sevdiğim müzikleri dinlemek, ailemle uzun uzun görüntülü konuşmak, akşam üzeri dışarı çıkıp yürümek, geceleri sıcak çikolata ve en rahat yumoş pijamalarım eşliğinde sevdiğim ve beni keyiflendiren bir dizi izlemek, artık kullanmadığımız/işimize yaramayan tüm eşyaları ayıklayıp elden çıkarmak, yeni yemek tarifleri denemek ve kendimizi ev tadilatlarına kaptırdığımız için uzuuuun zamandır ziyaret etmediğimiz hytte’ye kaçıp hem Kim’in ailesiyle hem doğayla bol bol vakit geçirmek. Aşağıda paylaştığım video da o hafta sonu çektiğim birkaç fotoğraf ve videonun kolajı – bana en iyi gelen maddelerden biri bu oldu hem doğayı hem birlikteliği içinde barındırdığından olsa gerek ❤️
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Sizin ölü insan hedefleriniz var mı(ymış)? Cevabınız evetse, yaşayan insan hedeflerine nasıl çevirebilirsiniz onları bu güzel Pazar gününde? Yorumlarda paylaşmak isterseniz seve seve okuyor olacağım.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Dilşah
Merhaba Ece! Seninle ilk olarak Youtube’ta tanıştım. Videoların çok hoşuma gitti. En son videonu izledim. Kendi adıma dersler çıkardım. Sana sarılmak istedim seni dinlerken. Üzüldüm ve seni böyle umutlu görünce de sevindim. İyi ki karşıma çıktın. Çok tatlısın ve seni seviyorum. Ayrıca sana çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın<3